I. Abdülhamit (Osmanlı Türkçesi: عبد الحميد اول Abdü’l-Ḥamīd-i evvel) (20 Mart 1725 – 7 Nisan 1789), 27. Osmanlı padişahı ve 106. İslam halifesidir. III. Ahmet'in oğlu ve III. Mustafa'ın kardeşidir.[1][2]
Sultan I. Abdülhamit, siyasi ve askeri ıslahatlara girişti. Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bilinen okulu,Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı.Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil Hamit Paşa, menfaati bozulanlar tarafından padişaha şikayet edildi. Sultan Abdülhamid'i devirerek onun yerine Selim'i tahta çıkarmak istediği suçlamasıyla, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen Halil Hamit Paşa, Sultan I. Abdülhamit'in emriyle idam edildi.[3] 1782 İstanbul yangınında itfaiye çalışmalarına katılmasından dolayı halkın sevgi ve takdirini kazanmıştı.[4]
Sultan I. Abdülhamit, bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı. Merhametli, nazik ve şevkatli kişiliğiyle takdir topladı.[4] 1782 yılı yazında İstanbul'da çıkan yangında itfaiye işlerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgisini de kazanmıştı. Padişah olduktan sonra, 49 yıllık saray hayatının ardından İstanbul'da sık sık dolaşmış, değişik semtleri ziyaret etmiş, farklı kıyafetlerle tebdil çıkarmıştır.[5] Bunun yanında esnaf ve halkın derdini de dinlerdi.[2]
Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar
İstihkam okulu açılmıştır. Yeniçeri sayımı yapılmış ve ulufe alım-satımı yasaklanmıştır. Sürat topçuları ocağı genişletilmiş, lağımcı ve humbaracı ocakları ıslah edilmiştir.
Küçük Kaynarca Antlaşması
Sultan I. Abdülhamit, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşının kötü şekilde devam ettiği bir dönemde tahta geçti.[6] Ruslara karşı konulamayacağını anlayan Osmanlı Devleti, 21 Temmuz 1774 tarihinde Küçük Kaynarca Antlaşması'na imza attı. Bu antlaşmaya göre Kırım'a bağımsızlık verildi. RuslarKaradeniz'de ticaret yapıp, donanma bulundurabilecekler, Balkanlarda Ortodoks toplulukların haklarını koruyacaklardı. Osmanlı Devleti, Rusya'ya savaş tazminatı verecek; ancak Rusya; Eflak, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz'de işgal ettiği adaları Osmanlı Devletine geri verecekti. Fakat bu bölgelerde Osmanlı Devleti genel af ilan edecek, halka din ve mezhep özgürlüğü verecek, halktan vergi almayacak, isteyen istediği yere göç edebilecekti.
1775-1779 Osmanlı-İran Savaşı
Tahta geçtikten 6 ay sonra Kaynarca Muâhedesini imzalayan Padişah, birkaç ay sonra da İran ile yüz yüze geldi. Kaçarlar'ın rakibi olan Kerim Han Zend, 1775'de Basra'yı muhasara altına alınca, Mayıs 1776’da İran'a harb ilan edildi. 1776'da İranlıların eline geçen Basra, ancak üç yıl sonra geri alınabildi.
Aynalıkavak Tenkihnamesi ve Rusya'nın Kırım'ı İşgali
Küçük Kaynarca Antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında kalıcı bir barış sağlanamamıştı. Çünkü Rusya Kırım'ı tamamen kendisine bağlamak istiyordu. Kırım'da Osmanlı hükümetinin atadığı III. Selim Giray Han ile Rusların Kırım'a Han olarak seçtikleri Şahin Giray arasında bir iç savaş çıktı.
Yeni bir Osmanlı-Rus savaşı ihtimali belirmesi üzerine, Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalandı. Küçük Kaynarca Antlaşmasının bazı maddeleri değiştirildi. Ruslar Kırım'dan askerlerini çekecek, Osmanlı Devleti ise Rusların istediği Şahin Giray'ın hanlığını kabul edecekti. Tamamen Rus taraftarı olan Şahin Giray'ı Kırım halkı istemedi. Çıkan ayaklanmayı bahane eden Şahin Giray, Rus kuvvetlerini Kırım'a çağırdı. Kırım Hanlığı, Rusya'nın Kırım'ı ani işgali sonucu 9 Temmuz 1783 tarihinde Rusya'ya bağlı bir eyalet haline geldi.[7]
Rusya ve Avusturya Savaşı
Osmanlı ordusu, Temeşvar eyaletinde stratejik bir konumda bulunan Muhadiye Boğazı'nı ele geçirdi. Avusturyalıların toparlanmasına fırsat vermeden onların üzerine yürüdü. Bu sırada Avusturya İmparatoru II. Joseph 80.000 kişilik bir ordu ve 500 topla Sebeş Boğazı'na geldi. 21 Eylül 1788tarihinde yapılan Sebeş Muharebesi'nde Koca Yusuf Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu büyük bir zafer kazandı. İki ayrı cephede hem Avusturya, hem de Rusya ile savaşmak zorunda kalan Osmanlılar orduyu ikiye ayırmıştı. Bu durum Osmanlı Devletini zor durumda bıraktı. Saldırıya geçenRuslar, Özi kalesini kuşatarak 20-25 bin kişiyi katlettiler.[8] (17 Aralık 1788). Bu haberin İstanbul'a ulaşması üzerine, Sultan I. Abdülhamit kederinden hastalandı ve felç geçirdi.[5] Ancak, 7 Nisan 1789'da vefat edene kadar devlet işleriyle ilgilenmeye devam etti. Dindarlığı ve iyiliği sebebiyle halkın "veli" olarak gördüğü Sultan I. Abdülhamit, 15 yıl 2 ay 17 gün süren saltanattan sonra, 64 yaşında vefat etti. Cenazesi Bahçekapı'da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.
Ölümü
1787-1792 Osmanlı-Rus savaşında Özi Kalesi'nin Rusların eline geçtiği kale içindeki halkın Ruslar tarafından katledildiği haberini duyunca felç geçirerek 1789'da öldü.
Mimari Çalışmalar
Sultan I. Abdülhamit, mimari alanda birçok eser yaptırdı. Kendi adını verdiği Sultan I. Abdülhamit Külliyesi, İstanbul Beylerbeyi Camii, Emirgan Çeşmesi, Hasköy Silahdar Yahya Efendi Çeşmesi, Gülşehir Kurşunlu Camii, Yozgat Ulu Camii, Unkapanı Şebsafa Camii ve Karavezir Medresesi bunların arasında en önemlileridir.
AİLESİ
Eşleri
- Ayşe Seniyeperver Valide Sultan
- Nakş-i Dil Valide Sultan
- Hatice Ruhşah Sultan
- Hüma Şah Sultan
- Ayşe Sultan
- Binnaz Sultan
- Dilpezir Sultan
- Mehtabe Sultan
- Misl-i Na-yab Sultan
- Mu'teber Sultan
- Nevres Sultan
- Mihriban Sultan
- Baş İkbal Nükhet-Sedâ Hanımefendi
Erkek çocukları
- IV. Mustafa
- II. Mahmud
- Şehzade Murad
- Şehzade Nusret
- Şehzade Mehmed
- Şehzade Ahmed
- Şehzade Süleyman[4]
Kız çocukları
- Esma Sultan
- Emine Sultan
- Rabia Sultan
- Saliha Sultan
- Alimsah Sultan
- Duruşehvar Sultan
- Fatma Sultan
- Melikşah Sultan
- Hibetullah Zekiye Sultan[4]
KAYNAKÇA
- ^ Sakaoğlu, 2005.s.417.
- ^ a b T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Resmi Sitesi Sultan I. Abdülhamid Sayfası Erişim tarihi:29.06.2011
- ^ Finkel, 2007.s.339.
- ^ a b c d Türk Tarih Kurumu Resmi Sitesi Osmanlı Padişahları Sayfası Erişim tarihi:29.06.2011
- ^ a b Sakaoğlu, 2005.s.423.
- ^ Sakaoğlu, 2005.s.418.
- ^ Sakaoğlu, 2005.s.422.
- ^ Lamartine, 2005.s.371.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder